Cumhurbaşkanı Erdoğan: Cehalet değil, halk düşmanlığı var
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş Kentsel Dönüşüm Toplu Temel Atma Töreni’ne Beştepe’den canlı temasla katıldı.
Burada bir konuşma yapan Erdoğan, kısaca şunları ifade etti:
“Sadece ülkemizin değil insanlık tarihinin en yıkıcı felaketlerinden birini yaşadık. Depremin ardından farklı sebeplerle illerimizi ziyaret ederek devletimizin tüm imkanlarıyla yanınızda olduğunu dile getirdik. Takip ettik. Bölgedeki yükleri ve depremzedelerin ihtiyaçlarını belirledik.Ağır tablo karşısında hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadık.Halkımızı yeni evlerine uğurladık.Hızla düzeltmek için kolları sıvadık.
ÇADIR 15 AĞUSTOS’A KALACAK
Şu ana kadar 180 bin konut için ihale yapıldı. Yerinde dönüşüm projesini başlattık. Uygun koşullarda hibe ve kredi desteği içeren projemiz büyük ilgi gördü. Yerinde dönüşüm ile sadece inşaat hızlandırılmayacak; istihdam artacak, daha az maliyetle konut yapılacak. Depremde yıkılan şehirlerimizi daha ferah bir şekilde inşa edeceğiz. 15 Ağustos’a kadar çadırın geri kalanını konteynere yerleştireceğiz.
“BİZ KATILDIKTAN SONRA ONLAR BİZE TOPLANDILAR”
Çarpık ve sağlıksız kentleşmenin yaygın olduğu illerde kentsel dönüşümün değerine dikkat çektik. Şimdiye kadar TOKİ binalarında herhangi bir sorun yaşanmadı. Bu süreçte Türkiye’deki sığ muhalefet anlayışının ülkemize yüklediği bedeli görme fırsatı bulduk. Ne zaman kentsel dönüşüm adına bir adım atsak karşımızda CHP duruyordu. Kentsel dönüşüme kârsız dönüşüm diyerek projelere iftira attılar. Mülk sahiplerini tehdit ettiler.
Kendilerine yakın meslek grupları ve odalar aracılığıyla projeleri yargıya taşıdılar. Kentsel dönüşüm projelerini durdurmak için hiçbir iftira, iftira bırakmadılar. Beceriksizliklerine bağladık ama son seçim sürecinde sorunun bu kadar saf olmadığını anladık. Burada cehalet değil, halk düşmanlığı var. Onların gözünde seçmenin oy kullanması ve koşulsuz destek vermesi değerlidir.
Afet mağdurlarımıza hakaret ettiler. Necis dilleriyle nişan aldılar. Çok fazla kabalık ve ahlaksızlık sergilemek zorunda hissetmediler. Kırdıkları kardeşlerimizden bir kez bile özür dilemediler.”