Farklı rengi, aroması ve kokusuyla çilek çeşitlerinin en lezzetlisi olan Osmanlı Çileği Kdz. Ereğli, Osmanlı Çileğini Yayma ve Üreticilerini Müdafaa Derneği tarafından coğrafi işaret olarak tescillendi. Padişah sofralarının vazgeçilmezi olan Osmanlı Çileği aroması ve kokusuyla da dikkat çekiyor.
Ziyaretlerde ikram olarak getirilen ve reçel yapımında kullanılan çileği yetiştirmek için 50 yıldır uğraştıklarını anlatan 63 yaşındaki Galip Keskin, dedelerinden aldığı mesleği sürdürüyor.
OSMANLI ÇİLEĞİNE YOĞUN İLGİ
İki çocuk babası Galip Keskin, ekim ayında ekilen ve mayıs ayından itibaren hasadı yapılan Osmanlı Çileği’ni anlattı. “Çilektepe Sokak’ta oturuyorum. Çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum. Bizden önce büyüklerimiz yapardı. Sonra devraldık. Çocukluğumuzdan beri bu işi yapıyoruz. Bu çilek bizden önceki Osmanlılar’daydı.
Osmanlı Çileği çok narindir. Yazın kurur. Çok narin bir çilek. Verimi düşük olduğu için yaşatamıyoruz. Osmanlı Çileğini her yerde kolay kolay bulamazsınız. Aroma çok uygundur.
Reçel için mükemmeldir. Tedbir alınır. Ekim ayında ekiyoruz. Mayıs-Haziran aylarında da hasat yapıyoruz. Daha fazla iş adamı bunu bir zevk olarak kabul ediyor. Bilenler reçel olarak da alıyor.dedi.
“BİTKİSİNİ YILDA 7-8 KEZ TEMİZLİYORUZ”
Osmanlı Çileği’nin yanı sıra iriliğiyle dikkat çeken Alo çileğini de diktiklerini anlatan Galip Keskin, şöyle konuştu: “Alo çileği Osmanlı çileğine benzemiyor. Daha iri. Daha dökümlü. Köylüler olarak Aloe çileğine Osmanlı Çileğinden daha dayanıklı olduğu için ağırlık veriyoruz. Verimi daha yüksek. Hava güzelse verimi daha yüksek. hasat güzel. Hava yağmurlu olursa rutubetten çürür. Bu benim çocukluğumdan kalma bir şey. En az 50 yıldır bu işi yaparım”belirtti.
Galip, sıkıntıdan dolayı Osmanlı çileğinin en çok emekliler tarafından kullanıldığını söyledi. “Yeni nesil bununla uğraşmıyor. Ancak bizim gibi yaşlılar uğraşıyor. Çok zor. Yılda en az 7-8 kez bitkiyi temizliyoruz. Elimizden geldiğince büyütmeye çalışıyoruz. Kuruyor.” yazın kuru aylarda ve sürmez.”şeklinde konuştu.
